Her yıl yaklaşık iki bin kişi organ nakli beklerken ölüyor.
Ege Üniversitesi (UE) Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı tarafından “Organ Nakli ve Kalp Destek Cihazları Paneli” düzenlendi. Toplantının moderatörlüğünü AB Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Profesörü ve Psikiyatri İrtibat Birimi (CLP) Başkanı gerçekleştirdi. Dr. Nazlı Burcu Özbaran’ın organize ettiği etkinlik, EÜTF çocuk hastanesi Cahide Aydın sınıfında gerçekleşti.
Panelin konuşmacıları, AB Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Ümit Kahraman, AB Organ Nakli Talep ve Araştırma Merkezi koordinatörü hemşire Sinem Aras, AB Kalp Destek Cihazı ve Kalp Nakli Polikliniği koordinatörü Hemşire Derya Kayıhan oldu. Etkinlikte; Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı ve Ergenlik Dönemi bünyesinde “Son Dönem Kalp Yetersizliğinde Ventriküler Destek Cihazları”, “Kalp Nakli, Kalp Destek Cihazları ve Nakil Koordinasyonu” ve “Organ Nakli Genel Bakış” konu başlıklarına katılanlar Ege Üniversitesi CLP Birimi Organ ve Kalp Nakli Birimi, destek cihazı talep etme sürecinde psikiyatri konsültasyon desteği veren sağlık görevlilerini bilgilendirdi.
AB Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Profesörü Dr. Ümit Kahraman, “Son Dönem Kalp Yetersizliğinde Ventriküler Destek Cihazları” başlıklı sunumunda şunları söyledi: “Kalp yetmezliğinin görülme oranları ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Yetişkinlerde koroner kalp hastalığı veya hipertansiyon gibi nedenlerle daha sık görülürken, çocuklarda konjestif kalp hastalığı daha sık görülür. Amacımız; “Hastayı yaşatın, hastaneye başvuruları azaltın ve hastanın yaşam kalitesini artırın” dedi.
Bu süreçte nihai çözümün kalp nakli olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Kahraman, “Bu süreçte nihai çözüm kalp naklidir. Ancak hem yetişkinler hem de çocuklar için yeterli bağışçı sayısı oldukça azdır. Kalp nakli bekleme listeleri çocuklarda yetişkinlere göre yaklaşık iki ila iki buçuk kat daha uzundur. Tedavide kullanılabilecek en iyi yöntemlerden biri “ventriküler destek cihazları”dır. Bu nedenle ventriküler destek cihazlarını kullanmamız gerekiyor. “Ventriküler destek cihazlarının farklı tip ve boyutlarda geldiğini söyleyebilirim” dedi.
“Çocuklar kalp destek cihazlarını yanlarında taşıyarak, hastaneye yatmadan yaşamaya ve okula gidebiliyor.”
Kalp destek cihazı implantasyonu ve kalp nakli konusundaki klinik deneyimlerini anlatan AB Kalp Destek Cihazları ve Kalp Nakli Polikliniği Koordinatörü Hemşire Derya Kayıhan, şunları söyledi: “Kliniğimizde 1998 yılından bu yana 300’e yakın kalp nakli gerçekleştirdik. Bunlardan 34’ü kalp naklidir. çocuk hastalarımız. Kalp nakli bekleme döneminde 42’si çocuk toplam 706 hastaya kalp destek cihazı yerleştirdik. Bu süreç halen devam etmektedir. İlerlemiş kalp yetmezliğinin en etkili tedavisi kalp naklidir ancak donör sıkıntısı ve bazı hastaların donör olamaması gibi nedenlerden dolayı kalp destek cihazlarının kullanımı ciddi oranda artmıştır. Geçmişte implante edilen kalp destek cihazları çok büyük mekanik aparatlara sahipken, yeni nesilde artık çocuklar; Üstlerinde taşıyabilir, taburcu olabilir, okula gidebilir, günlük işlerini yapabilirler. Kalp yetersizliği olan hastaları multidisipliner bir yaklaşımla değerlendiriyor; İlk tanısı kardiyologlar tarafından konulan ve göğüs hastalıkları gibi birçok branş tarafından değerlendirilen hasta, kalp-akciğer nakli danışmanlığına hazırlanıyor. Bu noktada yetişkin ve çocuk bölümlerindeki psikiyatristler tarafından değerlendirilerek konseye getiriliyorlar. “Meclis tarafından alınacak kararları aileye ve çocuğa bildiriyoruz” dedi.
Organ naklini geniş bir perspektiften anlatan AB Organ Nakli Araştırma ve Uygulama Merkezi koordinatörü hemşire Sinem Aras, şunları söyledi: “Organ bağışı toplumda başlayıp toplumda biten karmaşık bir yapıdır. Organ bağışını sadece ilaç olarak düşünemeyiz; Bu, ahlakı, dini ve sosyolojiyi kapsayan bir çerçevedir. Organ bağışında kişinin hayattayken kendi isteğiyle organ bağışı formunu doldurması halinde vasiyette bulunmuş oluyor. “Ailelerin organlarını bağışlamak istediklerini bilmeleri çok önemli çünkü beyin ölümü gerçekleştiğinde bu konuda karar verici ailedir” dedi.
“İzmir organ bağışında ülke ortalamasının üstünde”
Organ nakli bekleyen hasta sayısına ilişkin bilgi veren Aras, şöyle konuştu: “2023 yılı istatistiklere göre organ nakli bekleyen hasta sayısı 32 bin. Canlı ya da ölü organ bulmaya çalışsak da maalesef bu oranı kapatamıyoruz. Her yıl organ nakli bekleyen yaklaşık iki bin kişiyi kaybediyoruz. Bekleme listeleri artsa da bunların ancak yüzde 18’ine organ bulabiliyoruz. Toplamda vücut bağışçısı oranında Avrupa’da 52. sıradayız. Kadavra donörlerinin kullanımına gelince, organları çeşitli sebeplerden dolayı kullanamıyoruz. Sadece kadavradan yapılan nakillerde rakamlar düşük olsa da toplam nakil oranlarında daha iyi rakamlara ulaşıyoruz. Bu açığı canlı bağışçılarla kapatıyoruz. İzmir’deki rakamlara baktığımızda bağış oranı Türkiye’de beşte bir, İzmir’de ise üçte bir. “İzmir bu konuda her zaman Türkiye’den daha iyi konumdadır” dedi.